Bugun...


İsmail Fidanay

facebook-paylas
Kim bunlar…
Tarih: 15-02-2025 11:32:00 Güncelleme: 15-02-2025 11:32:00


Adı sanı ve akademik çalışmaları kısıtlı bir çevre dışında bilinmeyen ancak bir anda medya sayesinde popüler hale gelen Oytun Erbaş, bilimsel çalışmalarını ekonomi ile harmanlayarak tüm vatandaşlara asgari ücret ve kuru fasulye üzerinden tavsiyelerde bulunmuş.

Bilimsel çalışmaları, anlatım biçimi ve samimi kişiliği ile neredeyse (kendi camiası biraz daha temkinliydi) toplumun tamamı üzerinde olumlu ve inandırıcı bir iz bırakmış olan Erbaş muhtemelen fareler üzerinde yaptığı asgari ücret deneylerinin sonuçlarını açıklayınca ortalık karıştı.
Prof. Dr. Oytun Erbaş: "Bakın asgari ücret elli de olsa elli verin yine elli harcar insanlar. Yüz verin yüz harcarlar. Bunun sonu yok ki. Ben her zaman söylerim. Fakir hayat en sağlıklı hayat" dedi.

Cübbeli lakaplı hoca da dahil olmak üzere bir çok benzeri tuhaf adamların fakirler zenginlerden 500 sene önce cennete girer saptamasının başka bir versiyonu olarak karşımıza çıkan Prof. Dr. Oytun Erbaş geçtiğimiz yıllarda katıldığı bir programda da 'Hayatım boyunca hiç kitap okumadım' itirafında bulunmuş ve ünlü psikiyatrist Prof. Dr. Arif Verimli sosyal medya üzerinden 'o kadar belli ki' yorumu yapmıştı.
Oytun Erbaş beyin fakirlik tasfiyesine ise gazeteci Fatih Altaylı çok sert tepki göstererek Erbaş’ı daha önce yayına çıkardığını ve bunun için pişman olduğunu belirtmiş ve yakaladığı şöhreti korumak için her şeyi yapabileceğini hatta ‘göster amcana deseler gösterebileceğini’ ifade etmiş. 
Psikiyatrist Arif Verimli’nin yorumu elbette çok değerlidir.(Zira çoğumuz kendi durumumuzun analizi için psikiyatristlere avuç dolusu paralar ödemekten çekinmeyiz) Arif Hoca’nın ‘o kadar belli ki’ yorumu bugünlerde çok daha anlamlı hale gelmiştir.
Aynı kişi hakkında konu farklı olsa da Fatih Altaylı’nın yorumu psikolojik ve edebi olmasa da sosyolojiktir ve çok insanın yüreğine su serpmiştir.
Altaylı çok izlenen çok okunan bir gazetecidir. Yorum ve görüşlerine katılmadığı halde Fatih Altaylı’yı takip etmekten vazgeçmeyen hatırı sayılır bir kitle vardır. Spor, sanat, bilim, teknoloji ve iş dünyasından bazen tanınan bazen ise ilk kez görülen isimlerle yaptığı her program izleyici tarafından çabucak benimsenir. Program formatının yanı sıra Altaylı’nın kurduğu bağ ve soruları konuğun kendisini doğru ifade etmesine zemin hazırlar ve böylelikle hem konuk kitlelere doğru tanıtılır hem de Altaylı’ya olan güven daha da pekişir.
Oytun Erbaş’ın da bu denli medya sempatiği haline gelmesine önemli bir katkı sunmuş olan Altaylı şimdi bundan pişman olduğunu söylemekten de çekinmiyor. 

Erbaş ise kendisine yapılan tüm eleştirilere beklendiği şekilde cevaplar veriyor ve aslında tüm topluma karşı sarf ettiği yorumlarının hadsizliğini bir türlü kabullenmiyor. Fatih Altaylı da dahil olmak üzere herkese yönelik güya cevaplarında yatan ruh halinin analizini de psikiyatristlerimiz elbette kendi usullerince yapacaktır. 

Asıl sorun: bunlara kim bu yetkiyi verdi.
Kitle iletişim araçları üzerinden toplumun tümüne bazen ayar veren, bazen tehdit eden bazen racon kesen bu insanlar bunu yapmaya nasıl cüret ediyorlar. Alanları, eğitimleri ve meslekleri ile hiç alakası olmayan konularda topluma tavsiye adı altında rol biçen bu insanlar kim…
Tıp doktoru, ekonomi, hukukçu tıp, ekonomist hukuk, güvenlik uzmanları ise her konuda yorum yapıyor, üstelik bazıları görüşlerini kesin yargı olarak dikta etmekten de çekinmiyor.
Erbaş olayı sıradan basit gelişigüzel bir farklılık gösterme eğilimi olarak anlaşılabilir, hatta kabul de edilebilir belki ancak sorun; birileri toplumu kendi görüşleri doğrultusunda dizayn edebileceğine o kadar çok inanmış ki, kameralar önünde azarlayabilme, parmak sallama, hakaret etme hakkını kendinde de bulmaktadır.

Prof. Dr.Erbaş ya da benzerleri emek verdikleri ve takdir edildikleri çalışmalarına devam edip topluma faydadan çok zarar veren görüşlerini kahvehanelerde arkadaşlarıyla tartışıp, paylaşıp halka dikte etmeyip topluma birbirine düşürecek manipülasyonlardan vazgeçmelidir. 
Kuru fasulye ile et fantezisi bir teselli değil saygısızlıktır. Zira tek derdi barınma, beslenme olan dört çocuklu bir aileye asgari ücret ne olursa olsun daha fazlasını ister diyebilme hakkını kendinde görmek tek kelimeyle had bilmezliktir. 
Kimsiniz siz…

 



Bu yazı 119 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI