casibom
Bugun...


İsmail Fidanay

facebook-paylas
Eleştiri sarmalı…
Tarih: 10-02-2025 21:00:00 Güncelleme: 10-02-2025 21:00:00


Celâl Şengör muhteşem bir akademik kariyere sahip, birçok ülkeden ödüller, nişanlar, madalyalar almış, yazar akademisyen yer bilimci memleketin gurur kaynağı bir profesördür.
Bugünlerde çok eleştirilmektedir. Sebebi basittir. Neşet Ertaş dinlememek ve aldığı eğitim, edindiği bilgi ve ortaya koyduğu çalışmaları ile halka üstten bakmanın en doğal hakkı olduğunu söylemek. 
Fatih portakal işletme okuyup televizyonculukta karar kılan ve en iyi erkek haber sunucu ödülünü tam iki kez üst üste almış bazı kesimler tarafından çok sevilen bir televizyoncudur.  
Bugünlerde çok sert eleştirilmektedir. Sebebi ise yayın çizgisi kendisine yakın bir başka televizyonda çalışan gazetecilerin gözaltına alınmasına gerekçe gösterilen olay hakkında kendi görüşünü ortaya koymasıdır. 
Bu iki ismin de duruşları ve ortaya koydukları görüşlerinden dolayı eleştirilmeleri kimileri için normal kimileri içinse haksızlık olarak yorumlanmaktadır. 
Elbette had bilmek önemlidir. Mesleği, eğitimi ve ortaya koyduğu onlarca bilimsel çalışması düşünüldüğünde Celal Şengör’ü eleştirmek herkesin haddi olmamalıdır. Ama konu zaten Hocanın bilimsel yanı değil. Eleştiriler, memlekete genel bakışı ve sosyolojik analizlerinedir. Bilimsel olduğuna kanaat getirdiği görüşlerini bir dost meclisinde dile getirir gibi medya üzerinden topluma duyurması ve hatta kesin yargı ile vurgulaması kabul edilebilir bir davranış mıdır? 
Öte yandan bir haber sunucusunun haberi sunma yöntemi, kişiliği ve siyasi görüşünden dolayı eleştirilmesi elbette doğru değildir. Ancak burada da Fatih Portakal’ın olay ile ilgili görüşünü anlatmasından ziyade; Yayın ilkeleri ve siyasi duruşu kamuoyu tarafından bilinen ve bu bilgi doğrultusunda taraftar/izleyici kazanan bir televizyonun haber sunucusu tarafından başka bir televizyonun patronuna kadar uzanan eleştirilerindeki ölçüsüzlüktür. Eğer Portakal, eleştirisini sadece gazetecilik ilkelerinin ihlali iddiası ile sınırlı tutabilseydi bu kadar ağır eleştirilebilir miydi?
Tarihten coğrafyaya, hukuktan felsefeye, teolojiden fiziğe, biyolojiden epistemolojiye ve hatta etiğe kadar her konuda konuşabilen bir profesör ile güncel olayları yazılan metinlerden okuyup üzerine bir kısım izleyicinin hoşlanacağı üslupla yorumlar yapan bir televizyoncunun ortak bir noktası olabilir mi?
(Kendini aşırı beğenmek-Kendini diğer insanlardan üstün ve zeki görmek-Ortamlardaki tek ilgi odağı olmayı istemek-Herkesin kendisiyle ilgilenmesini beklemek-Herkesten başarılı olma hırsıyla hareket etmek-Empatiden yoksun olmak-Kişileri kendi işleri için manipüle etmek ve kullanmak-Sosyal çevrenin kendisine hayran olmasını beklemek-Sadece kendi isteklerinin yapılmasını istemek-Aşırı kibirli olmak…)
Neden olmasın…
Birçok insan hayatlarında bir yerlere koydukları ve inandıkları bu kişilerin demeçlerine, yazılarına, davranışlarına ve söylemlerine hatta kişisel analizlerine bile sorgusuz inanmayı tercih eder. Oysa onların mesleki başarı, birikim ve emeklerine duyulan saygı kadar değerlidir yanlışlarını eleştirmek. Ve bu da insanın kendine olan saygısının bir yansımasıdır. 
Öğrenci öğretmenin, hasta doktorun, seçen seçilmişin, seyirci oyuncunun mutlak itaatkârı olmamalıdır. Celal Şengör’ün bilimsel yetkinliğini eleştirmeye cüret etmek ne kadar yanlışsa, onun toplumsal değerlere bakışına sessiz kalmak da bir o kadar yanlıştır. Tıpkı Fatih Portakal’ın mesleki ilkeler başlığı ile eleştiri yaparken aslında kişisel hırslarına yenildiğini anlamak gibi…



Bu yazı 1060 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI