casibom
1xbet supertotobet
hoşgeldin bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler 2025
jojobet
Marsbahis
deneme bonusu veren siteler
Holiganbet
Bugun...


İsmail Fidanay

facebook-paylas
Beslenen şiddet, tüketilen değerler ve medya…
Tarih: 26-02-2025 00:43:00 Güncelleme: 26-02-2025 00:43:00


Yıllar önce bazı televizyon dizileri hakkında yaptığım yorumlar neticesinde hatırı sayılır bir hayran kitlesi tarafından çok sert eleştirilere maruz kalmıştım. Tecavüzcünün mağdur ettiği kişi ile evlenme lütfunu göstermesi karşılığında ceza almaktan kurtulduğu bir hukuk garabetinin bu dizi sayesinde gözler önüne serildiğini düşünenlerin yanıldığını ve bu dizinin teşhir değil teşvik mesajı verdiğini savunmuştum.  Elbette hikâye ve senaryo yazarlarının amacı bu değildir. Ancak dizi yapımcılarının ticari faaliyetler yürüttüğü ve sosyal etkileri yerine izlenme oranlarını önceledikleri gerçeğini görmezden gelemeyiz. Tecavüzü üstlenip nikâh kıyan adamla mağdurun aşkına evrilen hikayeden sosyal bir mesaj çıkartmaya çalışılmasınaydı itirazım. Bir diğer dizide ise her toplum tarafından ayıplanacak bir ilişkinin kahramanlarını canlandıran oyuncuların toplumca çok sevilen, özenilen, güzel ve yakışıklı kişilerden seçilmiş olmasıydı. Zaten aksi olsaydı seyredilmezdi. Buradaki problem ise bu dizinin finalinde tüm izleyicilerin bu ilişkiyi masumlaştırması ve ‘evet yaptıkları ayıp ama çok da yakışıyorlar’ duygusuna ulaşmasıdır.

Gündüz kuşağına katılanların girift maceralarını bazen gülerek bazen acıyarak bazen de ayıplayarak izlersiniz. Aile, vefa, ahlak, güvenirlik, dürüstlük gibi değerlerin nasıl bu kadar kolay tüketildiğine şahitlik ettiğinizde farkına varırsınız bu hikâyeler hiç de masum değildirler. Çünkü bu hikâyeler ya bir kayıp ya da bir cinayetle sonuçlanır çoğu zaman.
Siz de çocuklarınız da etik değerlerle yaşamış, iyi ailelerde iyi eğitimler almış son derece izole hayatlar sürmüş olabilirsiniz. Ancak bu değerler kayboldukça ortaya çıkan tuhaf karakterle eninde sonunda yolunuz kesişecektir. Eğitimsiz, kötü ailelerde yetişmiş, özenti hayatlar ve hayaller kuran, itilmiş, kakılmış, sizinle, toplumla, sistemle kavgası bitmeyen sayısız insanın da bu memleketin bir yerlerinde yaşadığını unutmayın. Sokak aralarında, okul bahçelerinde, kafelerde karşınıza çıkan bu karakterlerin başka bir versiyonunun da sosyal medyadan beslendiğini görmezden gelemezsiniz.
Alt tarafı bir dizi/bir paylaşım/bir mesaj diyenlere ölen dizi karakterinin ardından gıyabi cenaze namazı kılanları, sosyal medyadan öğrendiği yöntemle cinayet işleyenleri, delilleri yok edenleri hatırlatmakta fayda var. Dizilerdeki cinayetlerin, cezaevi sahnelerinin, kahramanlık hikâyelerinin, onlarca kurşuna rağmen ölmeyen kahramanların toplumun bir kesimi üzerinde özendirici bir etki yarattığı uzmanlar tarafından da söylenmektedir. Üstelik bu dizilerdeki kahramanlar cinayetleri toplum ya da Devlet adına işliyormuş izlenimi verirler. Bu yüzden de onları kollayıp gözetleyen birilerinin olduğu duygusunu seyirciye yansıtırlar. Yine de alt tarafı bir dizi ya da film diyorsanız; tek suçu o anda orada olmak olan Mattia Ahmet Minguzzi’ye acımasızca bıçak darbelerini indiren o caniyle birlikte yaşamaya alıştınız demektir.
Bir film sahnesinin kopyası gibiydi Mattia’ya saldırı anı ve sonrasında diğer canavarın tekmeleri. Vahşice saldırının ardından mahallesine gidip anlatacak bir sahne çekmişti ve tıpkı dizilerdeki gibi takdir bekliyordu. Cezaevini de düşünmüştü elbette. Tıpkı dizi kahramanı ağabeyleri gibi karşılanacak en iyi ranza ona verilecek, hizmeti görülecek, elinde tesbihi ile fotoğraflar yayınlayacak kısa sürede dışarıya çıkacak ve kaldığı yerden bu kez namıyla hayat karartmaya devam edecekti. Uyuşturucu etkisindeydi, kötü bir evde yetişmişti, varoşlarda bilenmişti, okuyamamıştı gibi onlarca sosyolojik/psikolojik  saptamalarla birlikte herkes bu cinayetlerde kendi payına düşen sorumluluğu kabul etse kim bilir belki de…
Sansür en son isteyeceğimiz antidemokratik bir uygulamadır. Eleştirme hakkımı kullanma dışında ne medya patronlarına, ne dizi yapımcılarına ne onları denetleyenlere ne de sosyal medya sahiplerine söyleyecek yasal bir sözüm yoktur. Vicdanlı olmaya davet etmek insanı bir talebim, bu toplum bu kadar yozlaşmayı hak etmiyor demek ise vatandaşlık görevimdir.

İsmail Fidanay



Bu yazı 2623 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI