Dünyanın pek çok yerinde olduğu gibi ülkemizde de bazı ünlü kişiler yaşadıkları yerlerle özdeştirilmiştir. Yurt içi ve yurt dışında bunların sayısız örnekleri vardır. Selanik, Samsun, Ankara denildiğinde öncelikle akla Atatürk gelir. Rus Çar Petro ismini verdiği Petrorgat ile özleşmişti.  Sonradan bu şehir Lenin’den ötürü Leningrad olmuş, Stalin’in de Stalingrad olarak değiştirmişti. Amerika başkanlarından Washington’un ismi ABD’nin başşehrine verilmiştir.
 Bodrum’u  Halikarnas Balıkçısı olarak tanınan Cevat Şakir dünyaya duyurmuştur. Konya’nın ismi geçtiğinde akla öncelikle Mevlana’nın gelmesi de boşuna değildir.   
Şimdi sorarım sizlere; Can Yücel Datça ile   özdeşmiş midir?
Bence tartışılacak bir konudur.  
Datça’da da Can Yücel festivalleri yapılıyor, ana caddenin arkasındaki bir başka cadde de şimdilerde kaldırılmış olan Can Yücel’in şiirlerinden oluşmuş pankartlar vardı.
 Can Yücel’in Datça ile ne alakası var diye merak ettim, soruşturdum,  araştırdım, halktan bazılarıyla konuştum ve sonunda kendimce bazı yargılara vardım ve sizlerle paylaşmanın yerinde olacağını düşündüm. Çoğu insan Can Yücel’in ismini biliyor, ancak Datça ile bağlantısının olup olmadığından haberleri yok.  Oysa Datça’ya hizmet eden, onun hakkında yazılar yazan ve gerçekten bu şirin ilçenin tanınmasını sağlayan pek çok aydının olduğunu gördüm. Örneğin; şehre okullar kazandıran Kazım Yılmaz, Datça’nın folklorik özelliklerini, geçmiş yaşamını anlatan Nihat Akkaracalar, antik Knidos’u kazan Prof.Dr Ramazan Özgen, Prof,Dr.  Ertekin Doksanaltı, Knidos tarihi yazan  A.Bilgin Turnalı, şehrin eski kaymakamlarından  sonradan vali  olan Yener Ünlüer gibi kişiler dururken  neden  Can Yücel’in  ismi öne çıkarılıyor ve onunla ilgili  çeşitli etkinlikler yapılıyor?
Can Yücel Datçalı değil, yaşamının sonlarına doğru eski Datça’ya yerleşmiş bir şair…
Datça’nın ismini duyurmuş mu?  
Bence değil… O halde bu hayranlık nereden geliyor. Onu da bilebilmek biraz zor…
Türk Edebiyatında yeri olan ünlü bir şair de değil. Şiirlerinin çoğunluğu argo, belden aşağı cinaslı sözler içeriyor. En büyük özelliği Türkiye Cumhuriyetinin en önemli Milli Eğitim Bakanlarından, köy enstitülerinin kuruluş mimarlarından Hasan Ali Yücel’in oğlu olmasından kaynaklanıyor. Gerçekte iyi bir felsefe eğitimi almış, kültürlü kendi çapında şair ve yazar. Argo ağırlıklı şiirlerinden yazılarından ötürü de yargılanıp beraat etmiş…
Hiçbir zaman Nazım Hikmet’in, Orhan Veli’nin, Cahit Sıtkı’nın, Edip Cansever’in, Attila İlhan’ın ve   diğer nice şairin edebi yönüne erişememiş. Onlar gibi bir mısrada birçok gerçeği yorumlayamamış… Bazılarımız argolu sözlerden, şiirlerden neden hoşlanıyor diye düşünüyorum.
Datça’ya yerleştiğimde kendisiyle hiç karşılaşmadım. Ölümünden sonra bir dostumun aracılığı ile eşini tanıdım ve birkaç kez de evine gittim.
Datça’da onu yüceltenlerin bir bildiği vardır diyerek yeri geldiğinde o insanlarla konuştum. Bazıları şiirlerini bilmeden şair diye övüyor, bazıları da hiç olumlu konuşmuyordu. Yakından tanıyanlar küfürlü, argolu sohbetlerinden hoşlanmıyor; ancak bizim bilmediğimiz bir şey vardır diye beğenmiş görünüyorlardı.. Datça’nın eski şoförleri arabamızı kirletiyor diye onu taşımak  istemediklerini söylüyorlardı. Ölümünden sonra mezarının başında şarap içildiğini ileri sürerek taşını kıranlar olmuş... O günlerde bir köşe yazımda bu olayı kınayan bir yazı yazmıştım. Sonraki günlerde kırılan mezar taşının evinin bahçesinde görmüştüm.
Eski Datça’ya gittiğim bir gün rastlantı sonucu yerli bir turist bana Can Yücel’in türbesinin yerini sormuştu.  Kendisine türbe yapılacak özelliği olmadığın, mezarının ise Datça mezarlığında olduğunu söylemiştim. 
Ne garip insanlar bilmeden kulaktan dolma bilgilerle bazı yargılara varıyor, araştırmıyor,  sonra da ona inanıyorlar. Daha doğrusu toplum olarak bilmediğimizi de bilmiyoruz. Datça ile bağdaştırılacak, adına festivaller yapılacak bir kişi aranıyorsa; bu konuda sık elenip sık dokunmalıdır. Bence bu kişi Can Yücel’den önce antik çağlarda Datça’nın özelliklerini ünlü eseri Coğrafya’da yazan Strabon olmalıdır. Kuşkusuz buna karar verecek olanlar Strabon’u biliyorlarsa…

Can Yücel'den seçmeler:
 “ SEYİRLİK
Don giymiyorum
Pişik yapıyor
Mor bir şortla
Daltaşak dolaşıyorum,
Badem ağacının dalında
İri çağlalar gibi hayalarım
Püfür püfür…”
Kaynak: https://www.ekdergi.com/can-yucelin-seke-seke-kitabi-uzerinden-kufur-ve-pornografi/