Engereğin Gözü, Osmanlı sarayını sahne olarak kullanan ama esas olarak insan ruhuna, iktidar ve sadakat ilişkisine odaklanan psikolojik bir roman. Livaneli’nin ustaca kurgusu, akıcı ve zengin dili, okuru hem duygusal hem de düşünsel bir yolculuğa çıkarıyor. Tarihsel arka plan bir dekor işlevi görürken, asıl odak insanın derin arzu ve çatışmalarında yatıyor. Düşünceye sevk eden, akıcı, derin karakter analizleriyle zengin, edebiyatı ve dili doyuran bir roman. Romanda, iktidarın gölgesinde büyüyen sadakatlerin ne kadar kırılgan olduğu çarpıcı biçimde anlatılır. Güç sahibiyken etrafınızı kuşatan hayranlık, gözleri kamaştıran bir ışık gibidir. Ne var ki o ışık söndüğünde, ilk taşı atan da çoğu kez önünüzde diz çökenler olur. Bugün siyaset sahnemizde yaşananlara bakınca, romanın alegorisi neredeyse bire bir karşımıza çıkıyor. Dün methiyeler düzenler, bugün aynı kişiyi hedef tahtasına oturtmakta hiç tereddüt etmiyor. Dün “liderlik” diye göklere çıkarılan kararlar, bugün “ihanet” diye damgalanıyor. Dün övgü sıralayan ekranlar, bugün aynı iştahla yargı dağıtıyor. Bu sadece siyasete özgü değil. İş dünyasında da, bürokraside de, hatta gündelik ilişkilerimizde de geçerli. Güç neredeyse sadakat oraya akıyor. İlkenin değil, iktidarın yanında saf tutanların sadakati, gerçekte bir sadakat değil; bir yatırım. Ve yatırım boşa düştüğünde, dönüşü en sert darbeyle oluyor. Romanın harem ağası aslında bize şunu hatırlatıyor: İktidar geçici, sadakat kırılgan, insan doğası değişmez. Dün tapınan, bugün linç eden zihniyetin adı yüzyıllardır aynı: Engereğin gözü. Gerçek sadakat, güce değil, ilkeye duyulan bağlılıktır. Onu kaybedenler, günü kurtarabilir belki. Ama tarihin uzun hafızasında hep aynı yerde dururlar: İlk taşı atanların arasında… Yerler, dönemler, kişiler farklılaşacak ama harem ağaları hep aynı yerden dahil olacaklar hayata. Biyolojik/Doğal anlamı: Engerek, zehirli bir yılandır. Yılanın gözleri kamaşmaz; tam tersine karanlıkta bile görebilir. Ama “göz kamaşması” insanın ışık karşısında görme yetisini kaybetmesi demek. Burada bir çelişki var: Yılanın gözünde kamaşma olması, aslında görme değil, görmemeyi – hakikati ıskalamayı sembolize ediyor. Psikolojik/İktidar metaforu: Romanda “engereğin gözü” iktidarın simgesi gibidir. Güç parladığında etrafındakiler gözleri kamaşır, gerçeği göremez. O ışığın altında her şey yücelir, kutsanır. Ama ışık sönünce büyü bozulur. “iktidarın yanıltıcı parıltısı”. Ve malumunuz kitabın ilk ismi: “Engereğin Gözündeki Kamaşma”
gaziantep escort,alanya escort,gaziantep escort
tesettürlü escort ,fatih escort ,türbanlı escort ,travesti escort ,taksim escort ,beylikdüzü escort ,çapa escort
beylikdüzü escort ,istanbul escort ,beylikdüzü escort ,ataköy escort ,esenyurt escort ,avcılar escort ,bakırköy escort ,esenyurt escort ,esenyurt escort ,avcılar escort ,beylikdüzü escort
flyjota.com Deneme bonusu veren siteler Deneme bonusu veren siteler Deneme bonusu