Tarihimizin en büyük yangın felaketlerinden birini yaşadık ve halen de yaşıyoruz. Yaklaşık on gündür Ege bölgemiz, özellikle Muğla ve ilçelerinin 189 noktası yanmaya başladı. Bu satırları yazarken yalnızca 174’ünün kontrol altına alındığını ve daha 15 noktada yangınların sürdüğünü öğreniyorum.

İnsanlar, ormanlarda yaşayan sayılarını bilemediğimiz canlılar öldü,  bitkiler, ağaçlar, köyler ve evler yandı. Ülke top yekun üzüntüye boğuldu, devlet, belediyeler, çeşitli kurumlar ve gönüllü insanlar alevlere karşı koymaya çalıştılar. Yettiler mi derseniz net bir yanıt vermek çok çor…

Meşhur hikâyedir; adamın biri minareden düşmüş, halk başında toplanıp yardım etmeye çalışırken o bağırmış; “Bana minareden düşen birini getirin beni en iyi o anlar.”

Orman ve orman yangınları konusunda en iyi söz sahibi olanlar ormancılardır. Mühendisinden bekçisine kadar… Bu konuda herkes bir şeyler söylüyor. Oysa konunun uzmanı ormancılardır, üst düzey yönetimde bu işin ehli veya uzmanı kaç kişi var?

Gerçekten merak ediyorum.

Bu acı olay bir kez daha gösterdi ki; Türkiye doğal afetlere karşı hazırlıklı değil… Bu konuda yapılmış ne kadar etkin planları var onu da bilmek çok zor…

Türkiye yangınla boğuşup, insanlar, hayvanlar ve ağaçlar yanarken yine siyasetçiler birbirleriyle tartışıyor.  Sanki yangın yokmuş, insanların malı, canı gitmiyor!..

Türk Hava Kurumu’nun yangınları önleme gücündeki uçakları neden hangarlarda, bakımları yapılmadı, pilotları teknisyenleri ne oldu deniyor…

Bizim uçaklarımız varken niçin yabancı devletlerin yangın uçakları kiralandı, bu işte geç kalındı şikâyetleri yapıldı?

Yazılanların söylenenlerin haklı veya haksız payı olabilir. Onları bir yana bırakıp işlevini yapması engellenen Türk Hava Kurumundan bu yazımda söz etmek istiyorum;

Dünyanın sayılı kumandan ve siyasetçilerinden Atatürk, havacılığın önemini görmüş;  “İstikbal göklerdedir.” demişti. Bu sözünün ardından Türkiye’de milli uçak sanayi ve havacılığın gelişmesi, havacıların yetişmesi için “Türk Tayyare Cemiyeti” 16 Şubat 1925 de kurmuştu. Bu cemiyet sonradan Türk Hava Kurumu ismini almış ve yurtta havacılığın gelişmesinde büyük payı olmuştu.

Sinan Meydan’dan öğrendiğime göre cumhuriyetin kuruluşundan iki yıl sonra Bolu Milletvekili Cevat Abbas’a şu talimatı vermiştir:

“Havacılık askeri bakımdan olaganüstü önemli, Avrupa, Amerika havacılığı ayrıca bir spor konusu olarak görmeye başladı, iyi düşünün. Biz de geç kalmayalım, bilgili, yürekli, kanatlı bir gençlik yetiştirelim. Hayalini geniş tut. Uçak yapmayı bile düşün. Cemiyeti kur ve bana çalışmaya başladığınızı bildir.” (Sözcü Gazetesi 2 Ağustos 2021)

Dünyadaki ilk sivil havacılık kurumlarından olan Türk Hava Kurumu işte böyle kurulmuştu. Bunun ardından Türk Kuşu planör, paraşüt, uçak makinist ve diğer okullar, Ankara ve İzmir’de paraşüt kuleleri kurulmuştu. Bunlardan Ankara’dakini çok iyi hatırlıyorum. Kayseri, Eskişehir, Ankara Etimesgut’da, Ankara Gazi Uçak Motoru Fabrikası onları izlemişti.  

Çocukluk ve gençlik yıllarımdan hatırlıyorum Türk Hava Kurumu’nun güçlenmesi için resmi dilekçelere 1 kuruşluk tayyare pulu yapıştırılması zorunluydu. Ardından dini bayramlar öncesinde halka zarflar dağıtılır, herkes gönlünden ne koparsa zarfın içerisine koyardı. Kurban bayramlarında kesilen hayvanların derileri yine Türk Hava Kurumuna verilirdi. Bu bağışlarla uçak sanayimizin gelişmesi sağlanırdı.

Gel zaman git zaman; legal veya legal olmayan dini kuruluşlar ortaya çıktı. Kurban derilerinden iyi bir kazanç sağlayacaklarını düşünerek Türk Hava Kurumuna rakip oldular. İnsanların dini duyguları ile oynayarak kurban derilerinizi camilere verin, daha sevap kazanırsınız dediler.

Günden güne Türk Hava Kurumu’na olan destek siyasi çevrelerin etkisiyle azaldı ve bugünlere gelindi. Medyadan öğrendiğim kadarıyla Türk Hava Kurumunun uçakları atıl duruma getirilmiş, pilot ve teknisyenlerinin işlerine son verilmiş.

Ege bölgesi ormanlarında yangınların başladığı anda Türk Hava Kurumunun yangın söndürme uçakları anında harekete geçmiş olsaydı, uçak kiralanıncaya kadar geçen zamanda büyük olasılıkla ateş söndürülebilirdi. Zararın neresinden dönülürse kârdır derler. Dilerim; Türk Hava Kurumu uçakları yeniden yangınlara karşı hazır duruma getirilirde bir daha böyle felaketler yaşamamış veya anında önlenmiş olur...