Atatürk’ün 26 Ağustos sabahı başlattığı Büyük Zafer; bir bakıma Türklüğün varoluşudur. 30 Ağustos zaferinin ardından birkaç gün öncesi yıl dönümünü kutladığımız Lozan antlaşması da Türklerin tapu senedidir.
Atatürk Büyük Taarruz olarak da değerlendirilen 30 Ağustos zaferini Nutuk’da ayrıntılarıyla anlatmış; Turgut Özakman’ın, İlber Ortaylı’nın, Sinan Meydan’ın yazdıkları, Nazım Hikmet’in Kurtuluş Savaşı Destanı ve Yunan Ordusu Başkumandanı Nikolas Trikupis’in “Hatıraları” onu tamamlamıştır. Kısacası bundan böyle yazılacak artık pek bir şey kalmamıştır. Bu arada Yılmaz Özdil’in “Atatürk” isimli kitabı ve çeşitli köşe yazıları da göz ardı edilmemelidir.
30 Ağustos zaferinin hiçbir noktası bundan böyle karanlıkta kalmadığından savaşa nasıl hazırlanıldığını ve nasıl zaferle sona erdiğini yinelemek istemiyorum. Öğrenmek isteyenler onları okuyarak öğrenir; öğrenmek istemeyenlere ise söyleyecek sözümüz olmaz…
Atatürk; “Milleti kurtarmaya çalışanların aynı zamanda meselelerinde de birer namuskâr mütehassıs, faal birer âlim olmaları lazımdır” diyerek bu konuda son noktayı koymuştur.
Atatürk 21 Ağustos akşamı bütün hazırlıklarını tamamlamış olmanın rahatlığı içerisinde Reşat Nuri Güntekin’in ölümsüz eseri “Çalıkuşu” kitabını okuyormuş… Kendisinden böylesine emin olan büyük kumandan başka daha nasıl anlatılır?
Atatürk Büyük Taarruza başlayacağı günü gizlemiş ve Yunanlıları gafil avlamıştır. Konya’da General Townshend ile buluşması, düzenlenen futbol maçı, Çankaya’da verdiği çay partisi, askerlerini kuzeye yönlendirmesi düşmanlarını yanıltmıştır. Bu girişimlerden ötürü de Yunanlılar taarruzun nereden başlayacağın anlayamamışlardı.
Atatürk hazırlıklar tamamlandıktan sonra; 26 Ağustos 1922 günü, sabaha karşı komutanlarına saldırı emrini vermiştir. Büyük Taarruz işgal altındaki vatan topraklarını yabancı güçlerden kurtarmak üzere başlatılmış; Afyon, Eskişehir, Uşak, Aydın, Manisa başta olmak üzere diğer şehirler birbiri ardına kurtarılmıştır, 9 Eylül’de İzmir’de son nokta konulmuştur.
Atatürk’ün “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz” sözü hiçbir Türk’ün aklından çıkmamalıdır.
30 Ağustos zaferinin kazanılmasından sonra kurşun atılmadan emperyalist işgali altındaki Trakya, Boğazlar ve İstanbul kurtarılmıştır, Çaresizlik ve beceriksizlikten vatanı satanlar ise çareyi emperyalistlere sığınarak kaçmakta bulmuşlardır.
Atatürk, İsmet İnönü başta olmak üzere Milli Mücadelenin paşaları, canı pahasına savaşan kahraman askerlerimiz olmasaydı bugünlere ulaşabilir miydik?
30 Ağustos zaferi yalnızca savaş meydanlarında değil akıl ve diplomasiyle kazanılmıştır.
Yıllar önceki görevimde coşkulu 30 Ağustos kutlamalarını yaşamıştım. Orduevinde komutanların bayramını kutlar, ardından resmigeçidin yapılacağı yerdeki tribüne giderdik. Orada askerlerimizin, tankların, topların geçişini göğsümüz kabararak, gözlerimizden yaşlar akarak izlerdik. Gece de Fenerbahçe Orduevi’ndeki resepsiyona katılır, tören elbiseleri içerisindeki general, amiral ve subaylarla sohbet eder onların üniformalarına hayranlıkla bakmaktan kendimi alamazdım. Sonraki yıllarda televizyonlarda tören geçitlerini, özellikle Harbiye Marşını heyecanla izlerdim.
Şimdi bu törenler aynı coşkuyla yapılıyor mu?
Bilmiyorum…
Bence bu büyük zafer her zamankinden daha coşkulu kutlanmalıdır. O zafere çok şey borçluyuz.
Kuşkusuz anlayana…
gaziantep escort,alanya escort,gaziantep escort
tesettürlü escort ,fatih escort ,türbanlı escort ,travesti escort ,taksim escort ,beylikdüzü escort ,çapa escort
beylikdüzü escort ,istanbul escort ,beylikdüzü escort ,ataköy escort ,esenyurt escort ,avcılar escort ,bakırköy escort ,esenyurt escort ,esenyurt escort ,avcılar escort ,beylikdüzü escort
flyjota.com Deneme bonusu veren siteler Deneme bonusu veren siteler Deneme bonusu