VII. Yüzyılda Arap Yarımadasında ortaya çıkan ve kısa sürede gelişerek Orta Çağın siyaset ve ekonomisini etkileyen Müslümanlığı incelemek kolay değildir. Bu dini öğrenmeden önce Arap toplumu ve tarihi bilinmesinde yarar vardır, Hz. Muhammed’in olağanüstü Arap devrimi yapan büyük bir devlet adamı, lider olduğu öncelikle kabul edilmelidir. Bunları bilmeden Müslüman’ım demek bir bakıma temelsiz bina yapmaya benzer. 

İnsanlar ana veya babalarından ötürü kabul etmek zorunda kaldıkları din olgusunu inansalar da inanmasalar da benimsemek zorunda kalırlar. Dinlerin ortaya çıkışından günümüze kadar geçen süreçte bu hep böyle olmuştur. Aydınlanma bilincinden yoksun olan ilk insanlar çözemedikleri doğa olayları karşısında kendilerini güçsüz hissetmiş ve var olduklarına inandıkları bir takım güçlere sığınarak tanrılar yaratmışlardır.

Müslümanlığın ortaya çıkışından bu yana aradan yüzyıllar geçmesine rağmen dinle bağdaşmayan, ancak onun adına yapılan sapkınlıklar ve din adamı adı altında verdikleri fetvalar insanı şaşkına çeviriyor.

Son günlerde medyada yer alan birkaç kendini bilmezin söylediklerine insan ne diyeceğini bilemiyor. Acaba bunlar insanları dinden uzaklaştırmak isteyen ajanlar mı diye düşünüyorsunuz. Yeri gelmişken onların saçma sapan sözlerinden birkaç örneği sizlerle paylaşmak istiyorum:

Konya’da camide vaaz veren sözde bir din adamı;  Hatay depreminde ölen Türklerin cesetlerinin kötü koktuğunu söyledikten sonra hemen eklemiş; “cenazelerden biri  mis gibi kokuyordu. Meğer Suriyeli Peygamber aşığı bir kardeşimizmiş…”

Sözde din adamının (!) bu sözleri sosyal medyada gündem olması üzerine ilahiyatçı yazar Cemil Kılıç  “Bu mantığa göre cenazesi kokanlar peygamber düşmanı mı oluyor hoca…”  Bu sözler Hz. Peygamberimizi alet ederek Arap milliyetçiliği yapmak değil mi? Diye soruyor.

Bir başkası da; doğa gereği barajlardaki suların azalmasını  “Gücenme tanrım”, “Ben insan değil miyim” gibi şarkı sözlerine bağlamış!.

“Bir şarkı var, söyleyeni de dinleyeni de kıpkızıl gavur edecek bir şarkı. İnsanın söylemeye dili varmıyor İşte bu şarkılar türküler, bu haramlar isyanlar yüzünden üzerimize toplu  halde azaplar geliyor.!

Bu adamların resimlerine bakıyorsunuz; hepsi aynı tornadan çıkmış gibi… Bilgiden, akıldan yoksunluğu sanki bar bar bağırıyor.

İnsan elde olmadan düşünüyor; bu nasıl Müslümanlık diyor. Ne yazık ki Müslümanlık bunlar gibi din ticareti yapan cahillerin eline mi kaldı diye düşünüyor.

Şanlıurfa camilerinden bir imam da Cuma hutbesinde faizin haram olduğunu söyleyince cemaatten birinin “hoca faizin haram olduğunu söylüyorsun ama gerçeği niye söylemiyorsun. Devlet bunu yapıyor. Bunu da söylesene” diye tepki gösterince ortam karışmış, o kişi camiden uzaklaştırılmış…

Elimde olmadan merak ediyorum; saçma sapan konuşmaları dinleyenler gerçekten söylenenlere inanıyorlar mı?

Diyanet bu adamlara soruşturma açar mı?

Gerçek bir din adamı olan rahmetli Prof.Dr. Yaşar Nuri Öztürk’ün yıllar önce yazdığı  “Allah ile Aldatmak” isimi önemli bir kitabı vardı. Müslümanlığa inanmış müminlerin nasıl aldatıldığını yazmıştı. Okunmaya değer bilimsel bir kitaptı…

Yeri gelmişken Friedrich Nietzshe’nin bir sözüne yer vermek istedim. Acaba ünlü düşünür;   “Putları yıkmakla hiçbir şey elde edemezsin, ama içimizdeki putperestliği yok ederek çok şeyi başarmış oluruz” ne demek istemiştir?