Sigmund Freud'un 1910'da Leonardo da Vinci'nin hayatını ve sanatını analiz etmesinden bu yana, bilim insanlarının ünlü kişilerin hayatlarına psikolojik açıdan bakma eğilimleri artarak devam etmiştir. İlk yıllarda bu çalışmalar test edilmemiş çok da bilimsel olmayan fikirlere dayanıyordu. Ancak son yıllarda psikolojik bilimin araçları ve kavramlarının kullanımı ile bu hayatlar hakkında çok daha gerçekçi analizler ve hatta tespitlere rastlanmaktadır.
Zaman zaman kamuoyuyla paylaşılan bu araştırmalar;  insanların mizaçlarını, karakteristik motivasyonlarını, hedeflerini, içsel arayışlarını , gelecekte ne hissedeceklerini, ne düşüneceklerini ve hatta ne yapacaklarını öngörür.  ABD Başkanı Donald Trump hakkında yapılan psikolojik analizlerde öne çıkan tanı ise; patolojik narsist…
Birçok Amerikalının da katıldığı bu psikolojik tanıya rağmen, Trump’un ikinci kez seçilmesinin nedenleri üzerine de çok ciddi araştırmalara rastlamak mümkün.
Donald Trump'a atfedilen patolojik narsisizm, kimliklerine güvenen birçok insanı iter, ancak daha az güvende olan, kendilerini istisnai olarak gören ama değersiz hisseden ve böylece Donald Trump'ın görkemli ve saldırgan yönleriyle özdeşleşen ve bu özdeşleşmeyi kendi kırılganlıklarına karşı savunmak için kullanan kişileri de çekebilir.
Bir başka anlatımla Trump'ın narsisizmi, narsistik eğilimleri olanların desteğini çekebilir demek çok da yanlış olmaz. Gerçekten de Trump'ın mitinglerinde ve diğer kamusal etkinliklerde, takipçileri genellikle coşkulu bir hayranlık ve şişirilmiş bir öz saygı duygusuyla tepki veriyor ve hem narsistik görkemlilik hem de kırılganlık yönlerini ortaya koyuyor.
Araştırmalar narsist kişiliklerin; hak sahibi olma duygusunun baskın olduğuna ve özellikle siyasi alanlarda bu duygunun kolektif narsisizme de evrilebileceğine dikkat çekiyor. Bu durum kişinin içinde bulunduğu grubun da istisnai olduğu hissine sahip olması anlamına geliyor. Trump’a oy veren Amerikalıların tamamı için genel bir analiz yapılamaz ama bir kısmı için güce biat eder saptaması da çok abartı sayılmaz.
İyi de bize ne Trump ın patolojik narsist kişiliğinden…
Patolojik Narsisizm büyüklük, aşırı ve haksız öz saygıdan büyüklük sanrılarına kadar şiddet derecelerinde değişir; kibir ve hak sahibi olma duygusundan, başkalarına karşı sömürü ve kasıtlı saldırganlığa, psikopatiyi anımsatan şekilde değişir. Kırılganlık, eleştiriye karşı aşırı duyarlılık, duygusal dengesizlik, kendini feda etme konusunda mazoşist eğilimler gösterebilir.
Birçok psikolog ve diğer ruh sağlığı uzmanları  tarafından Donald Trump'ın patolojik ve kötü huylu bir şekilde narsisistik göründüğü ileri sürülmüştür. Bu uzmanlara göre, onun görkemliliği oldukça açıktır. Birçok kamu forumunda sayısız kez, çok çeşitli konularda (teknoloji, altyapı, ekonomi) herkesten daha fazla şey bilen "istikrarlı bir dahi" olduğunu belirtmiştir. Açıklamaları genellikle benmerkezcidir ve diğer insanlara pek değer vermez, zahmetsizce ve vicdan azabı çekmeden yalan söyler. Donald Trump'ın biyografik analizleri, görkemliliğinin zayıf ve önemsiz hissetmeye karşı bir hassasiyetten kaynaklanabileceğini ve sonuç olarak yanılmaya karşı çok hassas olduğunu ve büyüklüğü ve önemi konusunda sürekli olarak güvenceye ihtiyaç duyduğunu ileri sürmüştür.
İşte bizi yani Amerika dışındaki Dünyayı ilgilendiren Trump sorunu: Benmerkezciliğin en ihlalci halidir patolojik narsisizm.
Kanada’nın ‘51. eyalet’ olmasını istiyor, Panama Kanalı üzerinde hak iddia ediyor. Şimdi de  Grönland. Jeopolitik konumuyla birlikte zengin yeraltı kaynaklarıyla da Trump’ın hedefine girmiş görünüyor. Petrol ve doğal gaz rezervlerinin yanında; Avrupa Birliği Komisyonu’nun 2023 tarihli anketine göre, AB’nin belirlediği 34 kritik ham maddenin 25’i Grönland topraklarında mevcut. 
Şüphesiz bazıları için ABD büyük ülke, Trump güçlü başkan ve ikinci kez kazandı. Bu sicili pek de temiz olmayan ikili yan yana geldiğinde ise olanlar ve olacakları tahmin etmek hiç de zor değil.
Ancak ABD Başkanı Donald Trump’ın , "ABD'nin Gazze Şeridi'ni devralacağını, sahipleneceğini ve Tüm Filistinliler başka bir yere taşındıktan sonra ABD'nin bölgeyi ‘uzun vadeli’ devralmasını öngördüğünü” söylemesinin altında yatan niyet, insanlık adına çok korkutucudur.
Herkesin malumu bu patolojik narsisti ve fantezilerini fazla da ciddiye almamak lazım diyerek geçiştirmek isteyenlere ise yerel bir önerme iyi gelecektir.
“O sarı öküzü vermeyecektik”

…
Kaynak: Lee BX  Donald Trump'ın tehlikeli vakası: 37 psikiyatrist ve ruh sağlığı uzmanı bir başkanı değerlendiriyor . St. Martin's Press.  Caprara GV ve Vecchione Kişilik yaklaşımları politik davranışa . Huddy L., Sears DO ve Levy JS (Ed.), Oxford politik psikoloji el kitabı Levy KN, Ellison WD ve Reynoso Narsisizm ve narsisistik kişilik üzerine tarihsel bir inceleme. Campbell WK ve Miller JD (Ed.), Narsisizm ve narsisistik kişilik bozukluğu el kitabı: Teorik yaklaşımlar, deneysel bulgular ve tedaviler