Harika bir öneri ve kulağa çok hoş geliyor. Bir pazar sabahı erkenden kalkıp oy kullanacağız. Yaşasın demokrasi…

Aç, susuz, üç kuruşluk ucuz et kuyruğunda beklerken gelse bu haber mesela. Sol cebimde ödenmemiş elektrik su faturası, doğalgazı zaten kestikleri için artık fatura da gelmiyorken huzur içinde arkamda yaklaşık 80 yaşına merdiven dayamış devletten emekli Ekmel amca ile paylaşsam bu sevinci. Çünkü O da uzun süredir bekliyordu bu müjdeyi. Daha bu sabah konuştuk az ötedeki tarım kredi kooperatifinin indirimli fasulye kuyruğunda. 

Faturaları sol cebime koymam ideolojik değil fizyolojiktir. Sağ kolumda belediye büfesinden aldığım ekmekler var zira. Sabah çıkarken hanım poşet koymayı unutmuş cebime.
Düşüncesi bile heyecanlandırıyor insanı. Yani bizi. Gerçi homo sapiens’den bu yana tek derdimiz olan barınma ve beslenmeyi bile hala tam olarak beceremiyoruz ama olsundu demokrasi sandığı önümüze konulacaktı. 

Yıkılacaktı bu adaletsiz düzen, kredi kart borçları silinecek, alacaklılar sandığa gömülecek, bankalara ise ya sev ya terket denilecekti.

Devletten emekli Ekmel amca ikramiyesi ile köyünde bir arsa almış zamanında, hatta haddini aşmış hayvancılık, çiftçilik yapmaya falan kalkmış. Beceriksiz tabi ürettiği sütü maliyetinin altına satacağını bilememiş. Komisyoncu, aracı derken tefeci ardından da devlet bankası tarafından hayvanları haczedilmiş. Tarlaya domates ekme ilen borç ödenmeyince yeniden şehre dönmüş, inşaatlarda gece bekçiliğine başlamış, baba yadigârı köydeki dam elinden gitmesin diye…

Şu üç sıra önde duran uzun pardösülü Meram teyze sevmez seçim, demokrasi, hak, hukuk pahalılık gibi kelimeleri. Direkt bölücü sayar bunları sarf edenleri. Kocası askeriyede SSK’lı işçiymiş. 38 yıl çalışmış emekli olduktan üç ay sonra ölmüş. O ölünce maaşı kalmış bir de gecekonduvari bir apartman dairesi. Pek mutlu bundan ötürü. Bakliyat, sebze ve ekmek kuyruklarının en kıymetli müdavimidir. Hacca gitmeyi istediğini söylüyordu geçen ramazan çadırı iftarında.

Bizimkisi bir sosyalleşme gibin bir şey aslında. Bu kuyruklar neler gördü neler. Utana sıkıla gelen müdür emeklisi Masum ağabey vardı bir zamanlar. Tee şuracıkta düşüp ölüverdiydi. O hepimizden daha bilinçli bir yoksuldu. Demokrasi iyi bir şeydir derdi. Geçen belediye seçimlerinden sonra pek bi heveslenmişti erken seçim olacak diye. Bitecek bu çektiklerimiz. Emeklilere hak ettikleri zamlar yapılacak, insafsız aracılar ortadan kalkacak, hem üreten hem tüketen kazanacak, devlet gelirleri adil dağıtılacak mahiyetinde umutları vardı. Kim yapacak bunları sorusuna sinirlenir, elbet derdi elbet bunu yapacak babayiğitler çıkacak ve bu halk onları iktidara getirecek…  

Göremeden gitti garibim.

Hepsi ihtiyar değil bu kuyrukçuların. Gençler de kayıtlıdır kulübümüze. Hele bir delikanlı oğlan var. Emekçiymiş, dili çok güzel, bilinçli toplum diye bir başlar konuşmaya dersin ki Martin Luther King… 

Tanırım elbette biz de öyle cahil cühela takımından sayılmayız yani. Ay sonlarına doğru kahveye verecek çay parası kalmayınca cepte, işte o zamanlar evde belgesel izlemek farz oluyor.

Bu sosyaldemokrat, devrimci, özgürlükçü genç hepimizi heyecanlandırır. Biz de ondan duyduyduk erken seçim olacağını. Sanırım bunlar bulmuşlar o babayiğidi…

Artık her şey yoluna girecek gibi. Buralardaki anılarımı yazmayı düşünüyorum. Tabi yazmak konsantrasyon işi, o yüzden seçimden sonra belki bir deniz kenarına yerleşmeyi düşünebilirim. Bakalım, bunların verecekleri yeni emekli maaşlarından sonra küçük bir tekne de alabilirim belki.

Aslında okumayı seviyorum ama siyasete ilgi duymuyorum. Televizyonlardaki ajansları da izlemiyorum, çok taraflılar diye. Erken seçim konusunu merak ettim. Kolide elli lira indirim yaptıkları yumurta kuyruğunda Anayasa’yı karıştırdım geçenlerde. Çok anlamadım ama orada yazılana göre adı geçen kişiler Cumhurbaşkanı adayı olamıyormuş. 

Erken seçim olursa Anayasa dışında bir kanuna göre mi aday olacaklar. Ya da bizim Masum amca ile özgürlükçü genç eksik biliyor. 

Yine de olsun erken seçim iyidir… 

Galiba…

İsmail Fidanay