Biliyorsunuz bugünlerde sporla çok ilgiliyiz. Gözümüz kulağımız milletler Liginde mücadele eden; kimisinin “Filenin Sultanları”, kimisinin de “Atatürk’ün Kızları” dediği Türk Milli Voleybol takımı ile Avrupa Futbol Şampiyonası’nda boğuşan Türk Milli Futbol takımının maçlarını yakından izliyoruz. Yengileriyle sevinip, yenilgileriyle üzülüyoruz. Çok doğal bir durum bu. Çünkü aidiyet duygumuz beynimizi böyle şekillendiriyor.

Filenin Sultanları çeyrek finalde Polonya’ya 3-2 yenildi ve Milletler Ligine erken veda etti. Kızlarımız adına açıklama yapan yetkililer, gözlerini Olimpiyatlara çevirdiklerini söyleyerek içimizi bir nebze rahatlattılar. Kişisel olarak kızlarımızın olimpiyat şampiyonu olabileceğini sanıyorum.

İlk maçını Gürcistan karşısında 3-1 kazanan Futbol Milli Takımımız ise ikinci maçını Portekiz ile oynadı ve sahadan 3-0 yenik ayrıldı. Yapılan yorumlardan, anlaşmazlık sonucu bir golü de kendi kalesine atan takımımızın gruptan ikinci olarak çıkmasının mümkün olduğu, millilerimizin yoluna devam edeceğini öğrendik.

*****

Bilgisayarın başına oturduğumda kalemimden önce az önce yazdıklarım döküldü. Daha sonra da Kurban’ı ve Kurban Bayramı’nı araştırdım ve aşağıdaki bilgilere ulaştım.

Önce “Kurban” sözcüğünü baktım ve aşağıdaki bilgilere ulaştım.

1. Dinsel bir buyruğu ya da bir adağı yerine getirmek ereğiyle kesilen hayvan.

2. Müslümanlarda Kurban Bayramı. "Askerdeki oğlu kurbanda izinli gelecekmiş"

3. Mecazen, bir ülkü uğruna feda edilen ya da kendini feda eden kimse. "Demokrasi kurbanları olmasa bugünleri göremezdik"

4. Yine mecazen bir kazada ya da felakette ölen kimse. "Kaza kurbanları toprağa verildi"

5. Halk ağzanda ünlem Anadolu’nun kimi bölgelerinde seslenme sözü olarak kullanılır. "Kurban, bunu sana veremem"

6. Kurban kesmek.

7. Yine mecazen “kendi çıkarı için bir kimseyi ya da bir şeyi feda etmek.”

8. Canım feda olsun anlamında, aşırı sevgi ve hayranlık anlatır. "Yurdumun taşına toprağına kurban olayım!"

9. Yalvarırım anlamında söylenir. "Kurban olayım, bu işimi yapıver"

Tabii ki bu sözcüğü en çok “Kurban Bayramı”nı tanımlamak için kullanıyoruz.

Bilindiği üzere, bu tanım, zilhicce ayının onuncu günü başlayıp dört gün süren ve bu süre içinde, İslam dini gereğince, yoksullara dağıtılmak üzere kurban kesilen dinsel bayram için kullanılıyor.

Sözcük “Arapça”dan dilimize geçmiş. Biraz daha derine inince aşağıdaki kavramlara ulaşıyorsunuz.

Kurban eti, kurban olarak kesilen hayvanın eti.

Kurban gitmek, suçsuz yere ölmek ya da bir zarara uğramak.

Kurban kesmek, din buyruğunu yerine getirmek için bir hayvanı keserek etini dağıtmak.

Kurban olayım! Canım feda olsun anlamında, aşırı sevgi ve hayranlık anlatır. "Yurdumun taşına toprağına kurban olayım!"

Kurban olmak, bir kimse, bir ülkü ya da bir şey için kendini feda etmek.

Kurban vermek, can kaybına uğramak. "Depremde çok kurban verdik"

Bu arada (bir şeyin) kurbanı olmak ve (o şeyin) zararına uğramak, deyimlerini de unutmamak gerekir.

Öte yandan, İslâm Ansiklopedisine göre, Kurban Allah'a verdiği nimetlerden dolayı şükür anlamı da taşır. Müminler her kurban kesiminde, Hz. İbrâhim ile oğlu İsmâil'in Cenâb-ı Hakk'ın buyruğuna uymalarını anımsarlar. Yani Hz. İbrâhim’in Allah’a oğlu İsmâil'i kurban edeceği sırada, Allah’ın İsmâil yerine, bir koç göndermesini hatırlarlar.

İslam'da kurban, Kurban Bayramı'nda Allah adına kurban kesme ibadetini tanımlar.

Kurban, bir Müslümanın bütün varlığını, gerektiğinde Allah yolunda feda etmeye hazır olduğunun bir nişanesidir.

*****

Günümüzde kurban kesmek, bence, tamamen gösterişe dönüşmüştür. Çünkü hiçbir şekilde dini vecibelere uyulmamaktadır. Kurban kesmemesi gerekenler bu ibadete soyunmakta, ayrıca canına kıyılan hayvanların etleri muhtaçlara dağıtılmamakta, buzdolaplarında ve derin dondurucularda saklanmaktadır.

Biliyorsunuz Kurban kesmenin dinen -borçsuz olacaksın, akrabalarında bile yoksul olmayacak, kendinin ve yakınlarının geçim derdi olmayacak gibi- bazı şartları vardır. Bu şartlara uyulmamaktadır. Ayrıca, düşünceme göre, Tanrı’nın bir hayvandan akıtılacak kan ile insanların Cennete gitmesine izin vereceğine şahsen inanmıyorum. Bu inanç bende pagan dönemden kalan bir anlayışı çağrıştırıyor.

“Yaradan”ın, Tanrı’nın böyle bir isteği olduğunu da