casibom
Bugun...


Erdem Yücel

facebook-paylas
Eski İstanbul Ramazanları (1)
Tarih: 11-03-2025 12:27:00 Güncelleme: 11-03-2025 12:27:00


İstanbul’un eski ramazanlarının kendisine özgü özellikleri, gelenekleri vardı. Ne yazık ki, bunların hemen hepsi geçmişin anıları olarak kalmıştır. Müslümanların oruç ayı olarak nitelendirdikleri ramazan, Hicri Takvimin dokuzuncu ayı olup Ramazan-ı Şerif olarak isimlendirilmiştir. Bakara Suresine göre Kuran ramazan ayı içerisinde inmeye başlamıştır. İslam yorumcularının bazılarına göre de orucu farz kılan ayetler yine bu ayda indirilmiştir. Eski Osmanlı yaşantısında Şeyhülislam Kapısında, İstanbul kapısının önünde ayın o andaki görünümü gözlemlenir; bundan sonra Selimiye, Tophane, Beyazıt ve Kandilli Tepesi’nde toplar atılarak ramazanın başladığı ilan edilirdi. Bu arada davulcular, davullarını çalarak mahalleleri dolaşır ve halka ramazanı duyururlardı.

İslamiyet’in beş şartından biri olan, Allah’ın kulluk ve ibadet niyetiyle tutulan oruç, aynı zamanda insan vücudunun ibadeti olarak ta kabul edilmiştir. Farz, vacib, sünnet, müstehap olarak nitelenen oruç, tan yerinin ağarmasıyla başlar, akşam güneşi batıncaya kadar sürer. Bu saatler arasında insanlar yemekten içmekten ve cinsel ilişkiden kaçınırlar.
Kuşkusuz, ramazan Müslümanların en renkli ve en ayrıcalıklı bir bereket ayıdır. Allah’ın en fakir insana bile bu ayda ferahlık vereceğine inanılırdı. Osmanlı kentlerinde ramazan boyunca camilerin minarelerinde kandiller yanar, mahyalar kurulur, sahura ramazan davulcularının çaldığı davullar, söylediği manilerle kalkılırdı. Ramazan aylarının özelliklerinden birisi de iftar yemekleridir. Hemen her Müslüman kendi mali gücüne göre iftar sofraları hazırlardı. Bu gelenek günümüzde biraz yozlaşmasına, gösteriye dönüşmesine rağmen yine de devam etmektedir. Osmanlı döneminin önde gelen devlet adamları, zenginleri konaklarında iftar sofraları açarlardı. Bu sofralara ayrım gözetilmeksizin hemen herkes davetli sayılırdı. Bugün bu geleneği, yerel belediyeler, kurdukları iftar çadırlarında sürdürmektedir. Ayrıca siyasiler, ticari kuruluşlarda belirli kişilere gönderdikleri davetiyelerle iftar çağrısı yapmaktadırlar.
Eski İstanbul yaşantısında, iftar topunun atılması ezanın okunmasının ardından sofralara oturanlar önce reçel, peynir, zeytin, pastırma, sucuk, pide ve simitten oluşan iftariye ile oruçlarını açarlardı. Bunun ardından et, pilav, sebze gibi yemekler ve tatlılar yenilir, kahveler içilir, sigaralar, çubuklar yakılırdı. İftara katılanlara diş kirası adı altında küçük keseler içerisinde bahşiş dağıtılırdı. Akşam namazından sonra Müslümanlar için artık eğlence başlardı. O yıllarda bu tür eğlencelerin yapıldığı yer Şehzadebaşında, Direklerarası idi. Bugünkü Şehzadebaşı Caddesinin eski ismi o zamanlar Direklerarası idi. Bizans Döneminde Philadelphion olan bu cadde, Osmanlı Döneminde tahta sütunlu dükkanlar yapılmış ve geçmiş günlerde bu isimle anılmıştır. 
XIX. yüzyılın ikinci yarısı ile Cumhuriyetin ilk yıllarında burada tiyatrolar, kahvehaneler (kıraathane) ve çeşitli eğlence yerleri vardı. Nitekim İstanbul’daki ilk tiyatrolardan Gedikpaşa Tiyatrosundan sonra Minakyan Tiyatrosu, Abdürrezzak Tiyatrosu, Kavuklu Hamdi Tiyatrosu, Direklerarasında çeşitli oyunlar oynamışlardı. Sonraki yıllarda Darülbedayı denilen İstanbul Şehir Tiyatroları’nın temeli buradaki Letafet Apartmanının bir dairesinde atılmıştır. Ferah, Turan, Türk salonunda ise çeşitli gösteriler yapılırdı. Direklerarası yalnızca bir eğlence ve gezinti yeri olmayıp, Eski İstanbul’un kültürel bir sanat muhiti idi. Buradaki bazı ünlü kahvehanelerde Muallin Naci, Ahmet Mithat Efendi, Şeyh Vasfi, Ahmet Rasim, Nabizade Nazım, Mustafa Şekip Tunç, Neyzen Tevfik, Mehmet Akif, İsmayil Hakkı Baltacıoğlu gibi devrin tanınmış şairleri, edebiyatçıları, fikir adamları bir araya gelir  sohbet ederlerdi. Fevziye Kıraathanesi, Darülelhan, Hacı Recep’in, Hacı Mustafa’nın Çayhaneleri bu tür sohbetlerin yapıldığı yerlerdi. Direklerarasının yanı sıra Beyazıt, Aksaray ile Laleli arasındaki Yeşiltulumbada o zamanlar epeyce rağbette idi.

Devam Edecek

 

 



Bu yazı 145 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI