Tecrübeli eleman yok.

Koordine yok,

Kriz masası yok.

Ordu, asker çok az,

Uçak yok.

Yardım teklif ederler, burnumuzdan kıl da aldırmayız.

100 litre eksik su alıyor diye THK nun faal uçaklarını da bir inat uğruna devre dışı bırakılması da akıl alacak gibi değil.

Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu ve yıllarca başarılı pilotlar yetiştirmiş, yangınlara başarı ile müdahale etmiş bir kurumu devre dışı bırakmak için ihale kanununun değiştirilmesi de amacın ne olduğunun göstergesidir.

Şehirlisi, köylüsü, itfaiyecisi, polisi vatandaş birlik olmuş cansiperane savaş veriyorlar fakat yeterince uçak yok.

Bir taraftan da  elde kalmış çayları dağıtıp bitirme telaşında, selzede, depremzede, yangınzede fark etmez demli keyifli çay içmeleri için çaba harcıyorlar.

Birkaç Bakan demeç veriyor biri uçağımız yok dese de diğeri 3 uçağımızla mücadele ediyoruz diyor. (kiralık üç uçak)

Bilinçli, koordineli bir çalışma göremedik. Bunun sebebi de, deneyimli, eğitimli, tam teçhizatlı ve disiplinli askerin sahaya inmemesi. Asker ilk andan itibaren olaya müdahil olsaydı daha organize bir şekilde, mücadele edilirdi.

Dik yamaçlar ve dağlar da devam eden yangını söndürecek etkili olacak uçaklarımız da olmadığından yangınların, yerleşim alanlarını da yutmasını seyreder olduk.

İşin garip tarafı da, daha yangını önleyememişiz. Ortalık RANT, TOKİ lafı, 500 Zararı olana 300 veririz 200 kredi ile borçlandırırız zararını karşılarız! falan konuşuluyor.

Hatta özendirici olsun diye bir belediye başkanı da “halk keşke benim evim de yansaydı diyecekler” diye beyanat veriyor.

Bunun canlı örnekleri Elazığ ve son İzmir depremlerinde var. Bu konuyu ayrı bir yazı yapmak lazım. İnsanlar çok mağdur edildi. Kendi evini para ile satın almak zorunda bırakıldılar. Sorun Halâ da çözülemedi

İşler sarpa sarınca, Ormanların sorumlusu Belediyelerdir deyip işin içinden sıyrılmakta var.

Tüm ormanlar Turizm Bakanlığına verilecek, sorumlusu Belediyeler(!)

C.E.