Antik dünyanın en büyük göçü olarak kabul edilen, Ege'den 10.000 iyonyalının(Miletlinin) M.Ö  8. yüzyılda gemilerle taşındığı  ve Karadeniz kıyılarına yayılmak için üs yapıldığı yer olan Sinope,bugünkü Sinop'un ticari ve askeri önemini tarih boyunca koruyan 2 limanı varmış.Kırmızı ışık yeşil ışık,sarı ışık işte bu trafik lambaları sinop şehrinde yok,korna sesi duymadan rahatlıkla arabayla şehri gezmek mümkün.... 

Boztepe Yarımadasının en dar yerinde kurulan Sinop’un tarihi  Karagöz Höyükte  elde edilen buluntulara göre ilk yerleşimin M.Ö.3000-2700 yıllarında Bronz Çağında olmuş. Kapadokya’dan gelen kervan yolunun Sinop’ta son bulması,antik dönem ticaretinde şehri Karadeniz’de önemli  ticari üs haline getirmiş ve zenginleştirmiş,İyon kolonileri arasında öncü kent rolü oynamış olan Sinop,daha sonraki  Roma ,Bizans, Selçuklu ,Osmanlı dönemlerinde de Karadeniz’de  üs olma özelliğini sürdürmüş.... 
Sinop’un  Paşa tabyaları  Fatih Sultan Mehmet döneminde 1465’te 6 adeti güney,2 adeti kuzey sahiline ilk kez inşa edilmiş.1853 Rus baskınında kullanılamaz hale gelmesinden sonra     Abdülmecit   Han döneminde 1854 yeniden  inşa edilmiş yarımay şeklinde top yatakları,cephanelik ve mahzenden oluşan bir yapı topluluğundan oluşuyor....

 Sinop' u kuş bakışı fotoğraflamak için Şahin Tepesine çıkmak gerekli. Arkeoloji Müzesi’nde ’Gölge Etme Başka İhsan İstemem’ diyen M.Ö 4.yüzyıl filozofu  Sinoplu  ünlü Diyoje elinde feneri ile Heykeli Müzeye  gelenleri karşılıyor.
Ünlü şairimiz Sabahattin Ali’nin 1932 yılında 9 ay  yattığı  ve ‘Aldırma Gönül’ dizelerini yazdığı Sinop tarihi cezaevinin  düzenlenen  koğuşlarında , Eşkıya Dünya’ya Hükümdar Olmaz, Pardon, Parmaklıklar Ardında, Esir Şehrin Göz Yaşları, Tatar Ramazan  film ve diziler çekilmiş. Sabahattin Ali’nin kaldığı koğuş onun dizelerinin yer aldığı levhalarla donatılmış.

Aladdin Caminin karşısında Pervane Medresesi,1262 tarihli bir avlu ve karşılıklı odalardan oluşan yapı,  bugün el sanatları ürünlerinin satıldığı, kültürel etkinliklerin yapıldığı ve yöresel yiyeceklerin bulunabildiği küçük lokantaları  oluğu canlı bir mekan olmuş.Tarihi alanda,Sinop Mantısından sonra,  üzüm,ceviz ile yapılmış Nokul tatlısı ve çay ile dinlendirici atmosfer var.
 Artık,Türkiye’nin en kuzey ucuna,İnceburun’a gitmeden  Sinop gezisi olmaz’  İnceburun’ daki deniz fenerinin olduğu noktaya  gitme ve  sonra  çevreyi keşfetme zamanı gelmiştir.....