Datça Havadis: (Esmeri Alev Ekebaş)

Sayın Haşmet Demirbil, anıtsal heykelleri ile bilinen Prof. Dr. Tankut Öktem’in en yakın dostlarından birisiydi. Cumhuriyet döneminin en büyük heykeltraşlarından Tankut Öktem’i vefatının 13. yılında bir yazı ile andı. Haşmet Demirbil’in heykellerin üstadını andığı yazısını bizimle paylaştı: ‘’Ruhunuzu okşayan bir heykel görünce, lütfen arkadaki imzayı incelerken Prof.Dr. TANKUT ÖKTEM kelimesine şaşırmayın ve bir duanızı eksik etmeyin. İlk fırsatta Gemlik Müzesi ziyaretini gerçekleştirin.”

Sayın Haşmet Demirbil’in yazısı:

HEYKELLER NİÇİN 13 YILDIR ÖKSÜZ KALDI

Prof.Dr. Tankut ÖKTEM, 1940-2007; ‘BENİM İÇİN ÖNEMLİ OLAN YAŞAMIN KAHRAMANLARIYDI. YAŞAMI SEVGİYLE BAŞARMIŞ, ONURU İLE KAZANMIŞ HERKESİN HEYKELİ YAPILABİLİRDİ.’

Yaptığı Cumhuriyet tarihi kahramanları ve özellikle Çanakkale Anıtları, halk ile bütünleşmiş dev ATATÜRK heykel kompozisyonlarıyla tanınan Prof.Dr. Tankut ÖKTEM, 700 figür kullandığı Ankara Kara Harp Okulu anıtı nedeniyle, dünyaca ünlü haber dergisi TIME’a kapak olmuştu. 2007 yılı 5 Aralık sabahı, saat 03.00’te, yağmurlu bir havada bir trafik canavarı büyük bir heykel sanatçısını, tüm dünyanın tanıdığı ünlü bir ismi aramızdan alıp sonsuza götürmüş ve Cumhuriyet heykellerini öksüz bırakmıştı.

Ölümünün birinci anma yıl dönümündeki törende (İstanbul–Arnavutköy) Prof.Dr. Türkan SAYLAN; ”Tankut Öktem Hoca, dünyada ve Türkiye’deki en iyi Atatürk heykeli yapan yontucudur. Benim gönlüm öyle istiyor ki, Türkiye’nin dört bir yanındaki o çirkin, korkunç, orantısız Atatürk heykelleri çıksın, yerine, Tankut Hoca’nın Atatürk heykelleri gelsin.” demişti. (2008)

Sevginin her şeyin anahtarı olacağına inancıyla heykel çalışmalarının tümü, dönemin, henüz kirlenmediği, sahilinde balıkların dans ettiği, zeytin ormanı içerisinde, geceleri çakal ve kurt seslerinin ulumasıyla atölyesinde, doğa ve hayvan sevgisi sonucu, ender bulunan hayvanların ve çok sevdiği köpeklerin arasında mini bir hayvanat bahçesi yaratarak mutlu bir yaşamla Bursa-Gemlik-Küçükkumla’da geçirirken, okulu ve atölyesi arasındaki kısacık ömründe binlerce eser ve sevgi anıları gerçekleştirmiştir. Mezarı, Cumhuriyet tarihinin ilk kadın veterineri, annesi Meliha Öktem ile yan yana bulunmaktadır. Yaşadığı ev, müze olarak kızları tarafından gerçekleştirilmiş olup, atölyesi, Heykeltıraş-Mimar olan kızı Pınar Öktem Doğan tarafından ve 25 yıldır hocanın yanında asistan olarak yetişmiş personeliyle yeni kompozisyonlarda ismini yaşatıyorlar. (Kızı Oylum Öktem İşözen; “Heykeltıraş Babam”, “Bronza yazılan efsane”, “Sıradışı bir usta” ve “Tankut Öktem’in ardından 10 yıl” adıyla 4 kitap yazmıştır ve soyut koleksiyon heykel çalışmalarıyla ünlü bir ismi yaşatmaktadır.)

PROF.DR. Tankut ÖKTEM sohbetlerinde şöyle derdi; “Heykeller, her şeyden önce, şehirlerin süsleridir ve geleceğe taşınan en önemli zaman tünelleridir. Heykeller, duygulara hitap ederek, öyküler canlandırarak, tarihin tanıklığında o bölgede yaşayan efsane kahramanlarına konu mankenliği yaparken, şehirleri tanıtan en önemli simgedir.

KİMDİR DİYE KISACA HATIRLAMAK İSTERSEK; Cumhuriyetin ilk kadın veterinerlerinden Meliha Öktem ve Veteriner Ali Öktem’in oğludur. 27 Eylül 1940’da, ailesinin görevi nedeniyle bulunduğu Konya’da doğdu. Çocukluğu, yeni gelişme şancısı içinde olan Türkiye’nin büyükbaş hayvanlarını

iyileştirmek için gönüllü doğu hizmeti alan ailesinin görevi nedeniyle Muş’ta geçti. (Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ve sancılı-fakir savaş yorgunluğu yılları.)

Ortaokulu Edirne’de okudu. Öğrenimini, İstanbul’da Pertevnihal Lisesi’nde tamamladı.

3 yaşında resme, 4 yaşında balmumundan heykeller yapmaya başladı. 6 yaşında, Türkiye çapında yapılan resim yarışmasında, ödüller üzeri ”Harika Çocuk” seçildi. 11 yaşına kadar 3 kişisel sergi açtı.

Üniversite çağını, Tatbiki Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümü’nde tamamladı. (Marmara Üniv.) Üniversite öğrencilik yıllarında, Dünya Genç Heykeltıraşlar Yarışması’nda 1. seçildi. Cumhuriyetin 50.yılı sebebiyle açılan yarışmada 3 birincilik alarak çok figürlü anıtlar yapmaya başladığında 30 yaşındaydı. Okulda, heykel sanatının eğitmen asistanlığına başladı. Yüksekokul Müdürlüğü görevini başarıyla yürütürken, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi oluşumu gerçekleşti ve Heykel bölümünü kurarak ilk başkanı oldu.

Tankut ÖKTEM, 1986 yılında Profesörlük unvanını aldı. 1988 Kore–Seul Sanat Olimpiyatları’na katıldığı SEVGİ adlı soyut eseriyle dünya birinciliğini kazandı. (Aynı zamanda Naim Süleymanoğlu, Türkiye için dünya ağırlık kaldırma şampiyonu olarak spor dalında bayrağımızı göndere çektirmişti.)

Sanatçı yaşam boyunca Cumhuriyet anıtlarını ve milli kahramanlarımızı Türkiye’mizin çeşitli şehirlerinin meydanlarını süslemekten ve özellikle Çanakkale’yi dev heykellerle milli duyguları canlandırmaktan gurur duydu. Dünyanın sayılı büyük ve Türkiye’nin en yüksek heykeli olan Manisa-Özgürlük ve Barış Heykeli’nin, uzun yıllar yöneticilerin değişimi nedeniyle bir türlü tamamlamamasına üzülerek, İstanbul da evlerini satıp gerçekleştirerek halkımıza armağan etti.

Sanat yaşantısı boyunca formların, ışığın, gölgenin arayışını sürdürerek, efelerden ozanlardan maden işçilerimize, emektar köylülerimizden kahraman kadınlarımıza kadar ve özellikle yalnız olmayan, halkıyla bütünleşen Atatürk anıt heykelleriyle çamuru, taşı, bronzu vefaya dönüştüren Cumhuriyet’in değerli heykeltıraş sanatçısı Prof.Dr. Tankut Öktem, 5 Aralık 2007 yılında, bir trafik kazasıyla aramızdan ayrıldı. Heykellerin arkasındaki imzası, kalplerimizde sonsuza kadar sevgi yumağı oluşturarak yaşayacaktır.