Bu mücadeleyi devralan tüm dünya kadınları,  evde, sokakta, işte, mecliste, siyasette, cinsiyet eşitsizliğine dur demek için örgütlenmekte ve politikalar üretmektedir. 

1908 yılından bu yana, kadın hareketi için elde edilen kazanımlar, çok kıymetli ve hayatidir. 

Biz kadınlar hayatın her alanında eşit olmak ve eşit söz sahibi olmanın yanısıra, en temel olan yaşam hakkımızı savunmak için tüm dünyada mücadele etmeye devam ediyoruz.

Günbegün dünyanın dört bir yanında kadının yaşam hakkının cinsiyete dayalı şiddet nedeniyle ağır tehlike ve ihlal altında olduğuna bizzat muhatap ve tanığız.

Türkiye’de her gün ez az 3 kadının öldürüldüğü gerçeğini göz önünde bulundurduğumuzda, buna neden olan şiddetin kaynağının toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve bu yönde uygulanan politikaların olduğunu biliyoruz. 

Toplumsal cinsiyet rolleri hakkındaki basmakalıp her görüşe ve eyleme karşı tarih boyunca sürdürdüğümüz mücadeleyi, bugün hala sürdürüyoruz.

Bu mücadelenin önemli kazanımları, kadınların yaşam haklarını savunması ve eşitlik mücadelesinin sağlanmasını mevzuat ve uluslararası sözleşmelerde vücut bulmuş olmasıdır. 

Kadınların eşitlik mücadelesinde, oy kullanma ve seçilme hakkının, medeni hakların yanı sıra İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı Kanunu da kadınların mücadele sonucu elde ettikleri yasal haklardandır. Bu sözleşme ve mevzuat kadınların yaşam haklarının garantörleri olarak etkin bir şekilde uygulanması kaçınılmazdır. Sözleşme ve ulusal mevzuatın etkin bir şekilde uygulanması kadına yönelik şiddeti önler, dolayısıyla hayat kurtarır.

Bilindiği üzere, Muğla ilinde kadına yönelik şiddetin ülke genelinde ilk beş il arasında yer alıyor. 

Yerel yönetimlerin de anılan yasalar ile kadına yönelik şiddeti önlemekle yükümlü ve sorumlu olduğunu tekrar dikkate getirmek istiyoruz.

Uluslararası alanda imzalanan başta İstanbul Sözleşmesi olmak üzere, iç hukuktaki ana mevzuat olan 6284 sayılı Kanunun hükümleri, istisnasız ve keyfi muameleye tabii olmadan uygulanmak zorunda olduğunu dikkate getirmek istiyoruz. 

İstanbul Sözleşmesi gereği imzacı devletler, devlet kurumları ve yerel yönetimler toplumsal cinsiyete duyarlı, kapsayıcı ve eş güdümlü politikalar uygulayarak, kadın erkek eşitliğini sağlayabilir dolayısıyla kadına yönelik şiddeti, eşitsizliği ve ayrımcılığı önleyebilmektedir. 

Bu nedenle, Datça Kent Konseyi Kadın Meclisi olarak, yerel yönetimlere diyoruz ki;

-              Muğla İlinin her ilçesinde Kent Konseyi Kadın Meclisleri kurulsun,

-              Nüfusu 100.000 ‘i aşan her ilçede, kadın sığınma evleri kurulup, ivedi olarak etkin bir şekilde faaliyete geçsin,

-  Muğla Büyükşehir Belediyesi ve Muğla ilinin tüm ilçelerinde toplumsal cinsiyet eşitlik politikaları benimsenmek şartı ile toplumsal cinsiyet eşitlik birimleri kurulsun ve faaliyete geçsin, 

-              Muğla’nın her ilçesinde kadın danışma merkezleri faaliyete geçirilsin

-              Muğla’nın her ilçesinde cinsel taciz ve saldırıya karşı destek birim/ merkezleri kurulsun 

-              Muğla’nın her ilçesinde 7/24 faaliyet gösteren alo şiddet hattı kurulsun

-              6284 sayılı Kanun ve İstanbul Sözleşmesi, her ilçede yerel yönetimler tarafından etkin bir şekilde uygulansın.

Biz kadınlar hayatın her alanında eşitlik temelinde, şiddet ve ayrımcılık üretmeyen bir yaşam biçiminin sağlanması için taleplerimizin hayata geçirilmesinin takipçisiyiz. 

Yaşadığımız şehirlerde, ayrımcı ve cinsiyetçi, tüm eşitsizliklerini ortadan kaldırmak için, kadına yönelik şiddeti önlemek için, kentin tüm kadınları ile birlikte, mahalle mahalle örgütlenerek, taleplerimizin sahipleri olarak hayatı da buna dair şekillendirmek,  hayatın her alanında var olmaya, sözümüzü söylemeye, bu sözümüzü siyasi alanda ve özel alanda hayata geçirmeye kararlıyız.

 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun!