Yöneticilerimiz, başarısız oldukları zaman hemen bir “Günah Keçisi” buluyorlar. Günümüzde bu günah keçisi ne yazık ki! Basın ya da basın emekçileri.  Ancak şunu unutuyorlar. Bu meslekte çalışanlar,  çalışabilenler, kendilerine yer bulanlar, mesleğin ne kadar çileli, ne kadar yorucu, ne kadar tehlikeli olduğunu bilerek bu işe soyunuyorlar ve korkmuyorlar.

Son örnekleri hepimiz biliyoruz. Senelerin yıpratamadığı, Halk TV’de  hergün saat 11:00’de “Medya Mahallesi“ adlı programı hazırlayan ve sunan, TRT Kökenli Ayşenur Arslan, programında söylediği bir cümle yüzünden, evinden alınarak sorgulandı. (Halk TV Daha sonra programın yayından kaldırıldığını açıkladı.)

“18 Dakika” adlı programda Emre Kongar’a  eşlik eden Usta Gazeteci Merdan Yanardağ da bir süre Silivri Cezaevinde tutuldu. Çıkarıldığı mahkeme kendisine 2 yılın üstünde ceza verdi.

Her zaman söylediğimiz gibi, ‘basın baskı ile susturulamaz!” ve “Basın mensupları mesleklerini yapmaktan baskı ile alıkonulamaz.”

*****

Bu arada RTÜK denilen kuruluş durmadan ceza verip, bazı televizyon kanallarını karartıyor. Ama Anadolu’da yayın yapıp bengır bangır, Şeyh, Şıh ve cemaat propagandası yapan bir sürü televziyona sesini çıkartmıyor ya da çıkartamıyor Bu da işin başka bir yönü.

Aslında Ülkemiz bu konuda da sınıfta kalıyor. Bağımsız bir sürü kuruluş Türkiye’deki fikir ve düşünce özgürlüğü notunun yerlerde süründüğünü söylüyor.  Bir çok kez yazılıp çizildi. Ülkemiz Basın mensuplarını hepseden ülkelerden biri… Yöneticilerimiz bunun da kolayını buldu. Adı geçen gazetecilerin bir çoğunun suçunun terör olduğunu söylüyorlar.

*****

Aslında tüm bu olaylar buz dağının görünen yüzü… Yani adı sanı belli, herkesin gözü önünde olan deve dişi gibi kuruluşların ya da haber emekçilerinin başına gelenler.

Bir de yerel bazda çalışan emekçiler var.  Örnek olarak,  A Haber- ATV Adana Bölge Muhabiri Halil İbrahim Uğur’un başına gelenleri gösterebiliriz.

Çukurova Gazeteciler Cemiyeti üyesi, A Haber – ATV Adana Bölge Muhabiri Halil İbrahim Uğur,  Hatay’ın Kırıkhan İlçesinde inşaatı devam eden TOKİ deprem konutlarında AKP Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman ile birlikte canlı yayın yaparken saldırıya uğradı ve Kırıkhan Devlet Hastanesi’nde tedavi gördü.

Halil İbrahim Uğur: “Haber çekimi sırasında kim olduğunu tanımadığım bir şahıs tarafından önce sözlü tacize uğradım. 27 ARA 229 plakalı aracın sürücüsü, bu şahıs aracın kornasına basarak haber çekimimizi engelledi. Neden böyle yaptığını sormam üzerine de “Yalan haber yapmayın” diyerek aracından indi ve saldırdı. Vücudumun pek çok yerinden yaralandım. Ardından şantiyede çalışan kardeşi boynumdaki kravat ile beni boğmaya çalıştı” dedi.

Halil İbrahim Uğur’un şikayeti üzerine saldırıyı gerçekleştiren iki şahıs yakalanarak gözaltına alındı.

Çukurova Gazeteciler Cemiyeti Başkanı ve Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkan Vekili Cafer Esendemir; basına yönelik saldırılara bir yenisinin daha eklendiğini, saldırganların cezaların yetersizliği ve soruşturmaların arzu edildiği şekilde sürdürülmemesinden cesaret aldığını belirterek, saldırıyı kınadı.

Başkan Esendemir; “Maalesef ki; bu saldırıların ardı arkası kesilmiyor. Saldırılar; gerçekleri gizleyemez. Zaten kısıtlı imkanlarla, çok zor şartlar altında mesleğini sürdürmek isteyen basın mensupları, gerçeklerin dile getirilmesinden ve ortaya çıkarılmasından rahatsız olan kesimler tarafından saldırıya uğramaktadır. Güvenlik güçlerimizin saldırganlara geçit vermeyeceğine ve saldırganları yargıya teslim edeceğine inanıyoruz” diye konuştu.

Bugünlük de bu kadar!

Hoşçakalın! Sağlıcakla Kalın!

Datça Havadis’siz Kalmayın!