Başlığa bakıp sinirlenenleri, ”Bu ne kardeşim? Bizimle dalga mı geçiyorsun?” diyenleri duyar gibiyim… Haklısınız? Ancak anlatınca ne demek istediğimi anlayacaksınız.  Bu başlık perşembe günü atıldı. Üç gün önce “Küresel ısınmayı”,”İklim Değişikliğini” anlatmayı planlıyordum ve kendi kendime mırıldandım. “Daha Üç Gün Var!” diye. Bu birinci sebep. Naif, çocuksu ve saçma bir düşünce. İkinci sebep ise, ülkemizle ilgili ve çok daha önemli ve doyurucu. Malum bugün Ağustos ayının 27’nci günü.. Bu aklımıza “Sakarya Muharebesi” ve “30 Ağustos Zaferini” getiriyor. O gün mırıldanmamın ikinci sebebi de o.

Sakarya Meydan Muharebeleri, tarihimizin dönüm noktalarından biri. 22 Ağustos’da başlayıp 30 Ağustos günü sonlanan ve Mustafa Kemal Paşa komutasındaki Türk ordusunun kesin zaferiyle sonuçlanan bu tarihi olayı unutmak, geriye itmek, önemsizleştirmek, anmamak kinsenin düşünebileceği, yapabileceği bir olay değil. Ancak paylaştığım gazete kupürünün altında okuyabileceğiniz bir haber bunun aksini gösteriyor. Bizzat Atatürk’ün iradesiyle kurulan ve laik düzenin sigortası olan Diyanet İşleri Başkanlığı bugünlerde büyük bir hiyanetin içinde. Paylaştığım gazete kupüründe bu durum iki satırlık bir cümleyle anlatılıyor! Cengiz Karagöz’ün haberinin başlığı: “ATATÜRK’Ü ANMAMAK, DİYANETİN GELENEĞİ OLDU!” şeklinde.

Televizyon seyretmediğim için bu konunun yani Sakarya Meydan Muharebelerininn nasıl işlendiğıini izleyemedim. Ancak aldığım Cumhuriyet gazetesinde şöyle bir başlık var. “SAAT 05.30: Türk taarruzu başladı.” Gazete hepimizin bildiği zaferi “ATATÜRK ZAFERİ ANLATTI” başlığıyla çarşamba günü bir daha verecek. Lütfen, bir zahmet okuyun.

*****

Gelelim ikinci konumuza. Hamasete gelince hepimiz aslan kesiliyoruz. Üfürünce mangalda kül bırakmıyoruz. Ancak işin aslına bir türlü inemiyoruz.

Bakın bu konuda, yani “Küresel ısınmayı” ve ”İklim Değişikliği” konusunda uzmanlar ne diyor, biz ne yapıyoruz? Önce “Küresel Isınma”nın ne olduğuna bakalım: “İnsan tarafından atmosfere verilen gazların sera etkisi yaratması sonucunda dünya yüzeyinde sıcaklığın artmasına küresel ısınma deniyor. Sera etkisinin artması, atmosferin üst bölümünün yani stratosferin soğumasına, alttaki troposferin ise ısınmasına yol açıyor.

Burada dikkat etmemiz gereken konu bence şu:  “Küresel Isınma” insan faaliyetleri sonucu meydana geliyor.  Ortalama sıcaklıkta süregelen artışı ve bunun Dünya'nın iklim sistemi üzerindeki etkilerini ifade eden Küresel ısınmayı uzmanlar, Dünya genelindeki iklim değişikliklerinin en önemli ve endişe verici sonuçlarından biri olarak tarif ediyor.

Küresel ısınma’ya, “beşeri ve çevresel faktörlerin olumsuz etkisiyle meydana gelen iklim değişikliği” diyenler de var. Ama bilinmeli ki, Küresel Isınma’nın ana nedeni, Dünya atmosferindeki sera gazlarının konsantrasyonundaki artış. Yani Karbon dioksit (CO₂), Metan (CH) ve Azot (N) gibi gazların oranlarının artması. Küresel ısınmayı en açık şekilde; “Başlıca atmosfere salınan gazların neden olduğu düşünülen sera etkisinin sonucunda, Dünya üzerinde ısının artmasıdır.” diye tanımlayabiliriz.  İklim değişikliği de aynı şekilde oluyor ve yine insan kaynaklı bir olay olarak karşımıza çıkıyor. 

Üç farklı inceleme, sıcaklığın artmasında insan kaynaklı olarak fosil yakıtların yakılmasının arazi kullanımında ki değişiklerden daha az küresel ısınmaya neden olduğunu gösteriyor.

Bir basın mensubu olarak “Küresel Isınma” ve “İklim Değişikliği” konusunu ancak bu kadar anlatabiliyorum. Bir de şunu iyi biliyorum. İnsanoğlu Yeşil’e bu kadar düşman olursa, ormanı yakar, ağacı teser, yeşili biçerse olacağı budur. “Doğa’nın insana ihtiyacı yoktur. İnsanın Doğa’ya ihtiyacı vardır”

Bugünlük de bu kadar!

Hoşçakalın! Sağlıcakla Kalın!

Datça Havadis’siz Kalmayın!