Son günlerde siyaset gündeminde neler olup bitiyor diye baktığımızda neler görürüz; enflasyon, paramızın değer kaybetmesi, geçim sıkıntısı, bir türlü çözümlenemeyen emeklilerin sorunları… Onlara  alıştığımızdan bu sorunları bir kenara koyalım derim. Yeni siyaset gündemi olarak: yakında açılacak meclisin ele alacağı anayasa çalışmaları, CHP’nin iç hesaplaşması ile kurultayı olduğunu görürüz.  CHP kurultay için 4-5 Kasım, tüzük için de 25-26 Kasım tarihlerini belirledi.

CHP’de genel başkanlık başta olmak üzere iç hesaplaşmalar tüm hızıyla sürüyor.  Nedense yaklaşan yerel seçimler biraz ötelenmiş gibi görünüyor. İstanbul’da Ekrem İmamoğlu, Ankara’da Mansur Yavaş, İzmir’de Tunç Soyer’in adaylıklarının kesinleştiği görülüyor. Diğer il ve ilçeler üzerinde neler düşünüldüğü tam olarak netlik kazanmadı.

Basından öğrendiğimiz kadarıyla Kemal Kılıçdaroğlu 30 Eylül de Şanlıurfa’da yapılacak bölge toplantısında yerel seçimi başlatacakmış.

Konuştuğum çoğu kişiler CHP için ülkenin umudu, o çökerse ülke çöker diyerek bugünkü yönetimden yana görüşlerini dile getiriyorlar.

Medyadan öğrendiğimize göre değişimden yana Özgür Özel CHP değişirse Türkiye değişir diyerek genel başkanlığa aday olacağını resmen ilan etti.

Kim ne derse desin;  genel başkanlık yarışına girmek, kendine güvenen her partilinin en doğal hakkıdır. CHP dışındaki partilere bakıyorum;  demokrasiden yana olduklarını söylüyorlarsa da genel başkanlığa adayım diyen bir babayiğit nedense ortaya  çıkmıyor.

Özgür Özel’in CHP başkanlığına adaylığını koyduktan sonra genel seçim öncesi yapılan bazı yanlışları açıklamıştır.

Ona göre seçim öncesi yapılan ittifak olumlu sonuç vermemiş, 39 milletvekili diğer partilere adeta ihsan edilmiştir Ancak o zaman insanın aklına bazı sorular takılıyor; O yanlışlar yapılarken Özel parti içerisinde sessiz mi kaldı yoksa mücadele etti mi?

Özgür Özel’den sonra bazı genel başkan adayları da ortaya çıkmaya başladı;  bunlardan birisi de Örsan Öymen oldu.  Örsan Öymen adaylığını açıklar açıklamaz hem Özgür Özel’i hem de Kılıçdaroğlu’nu eleştirmekten geri kalmadı. En çarpıcı sözü ise ” CHP çıkmaz sokağın içerisinde kaldı” demesiydi.

Kılıçdaroğlu değişim isteyenlere karşı direnecek mi, yoksa koltuğu bırakacak mı?

Görünüme göre direneceğe benziyor. Belki de bunun için yaptırdığı anketlere bakacak.

Benim konuştuğum bazı CHP’lilerin umutsuz olduklarını gördüm. Aynı umutsuzluk televizyon ekranlarına çıkanların sözlerinde de var. Bazıları karamsarlığa düşerek sandığa gitmeyeceğim diyor. Yerel seçimle ilgili konuşmak bile istemiyor... Seçim sırasında laiklik ile bir tek kelime bile edilmedi; bu nasıl Atatürk’ün partisi diyorlar. CHP’yi yönetenler en azından % 25 ve üzeri kemik oyumuz var diyorlarsa da büyük bir yanılgının içerisinde olduklarını farkında bile değiller. Büyük olasılıkla sandıkta seçmen protestosu ile karşılaşacaklarının bilincinde değiller diye düşünüyorum.

CHP tarihinin en kritik kurultaylarından birini yapacak... Bu kongrede ya kuruluş felsefesine dönecek ya da durumu idare eden bir şekle dönüşecek… Gerçekte CHP’nin umut ve iktidar olacak gücü var ama kullanmasını ne yazık ki küçük hesaplar üzerine kazanamıyorlar.   

CHP’nin bir arayış içerisinde olduğu açıkça görülüyor. Genel Başkanlığa aday olanlar değişim diyorlar ama nasıl bir değişim istedikleri konusunda net bir tavırları yok.

Kılıçdaroğlu yönetimi birçok konuda taviz verip sessiz kalmış olması ortaya yeni adaylar çıkardı.. Örneğin andımız yasaklandığında gereken tepkiyi gösteremedi, laikliği tam olarak savunamadı,  anayasa konusunda ciddi bir görüşleri yok.

Yeri gelmişken bir noktaya değinmek isterim kurultayları genel başkanın ekibi hazırlar rakiplerin olası girişimlerini önleyecek tedbirler alır ve hepsinden önce delegeleri belirler.